EAB-Hoşgeldiniz-EAB

31 Ocak 2010 Pazar

Andre'ye selam olsun(Andre Chenier)

Bir elinde yazıları gözlerinde ihtilalin aşkı

Boynunda çelik zırhı takılıydı

Uzanabildikçe arşa yaklaştı ayaklarının ucunda
Kalbinde Pera’nın aşkı Paris’e çok yukardan baktı
Göğün birleştiği noktada olmasa da Eiffel
Oradan selam verdi ihtilale
“Dostlarım artık özgürsünüz”

Rüyalarım iyice karışmıştı son zamanlarda
Yine bir kabusa döneceğini anladım
Karabasanlar basınca uyanamadım
Berilerden bir Fransız belirdi aydınlığı boğan ışığıyla

Edebiyatı sevmeyen kimi tavırlarıyla
Yaklaştı elinde kılıcı önünde giyotinle
Uykumda akan yaşları rüyamda yağmur gördüm
Boynu yatarken gencin giyotinde
Bir alkış koptu Fransız’ın geldiği yerden
Tanıdıktı simalar Andre için

Tuttu kafasını elindeki kağıtları bırakmadan
Bir halka baktı bir kendine bir de giyotine
-Son bu muydu Andre-
Bunun içinde çok şey vardı demeye çalıştı
Son heceyi bitirmeden ayrıldı
Başı vücudundan,
Rüyaları dünyadan,
Fikirleri hiç ulaşamadığı zihinlerimizden!!!


Andre’ye selam olsun…

EAB(Alef)

30 Ocak 2010 Cumartesi

Yirmi Yıl Sonrasına Mektup(Bana Mektup)

 Sevgili Ayhan

 Bu mektubu okuduğunda ben çok uzaklarda olacağım.Büyük ihtimalle geri getiremeyeceğin bir noktada,yalnızlığa terk bir durumda kaybolacağım.Sesimi bile duyuramayacağım.Belki de bunun için yazacağım.
 En azından sana benden bir anı bırakmak istedim.Biraz benden,biraz senden,biraz ciddi,biraz espirili.Ağırlıklı olarak düşsel azda olsa gerçekcil.Sana gerçeklerini yazıyorum.Unutmaman gerekenleri.
 Ayhan unutma hayallerin vardı,peşinde koştukların.Bunları yok sayma.Gerçekleştiremesende zihininde sakla.İster rutubetli farflarda ister açılmaz sandıklarda.
 Bir liseten vardı.Hesap soracakların,adam oldum ben bakın diyeceklerin.Kısacası intkam alacakların.Bu yüzden okumuş olacakasın.Onlar sürünürken acımama fırsatını yakalamış olacaksın.İşte o zaman hayatı tanıyacaksın.Ya ben ya insanlık diyeceksin.Karar senin.
 Şu anda bir sevgiliye sahibim.Belki sen başkasını bulacaksın.Şuna dikkat etmeni isterim.Sevgi tek başına yetmez.Saygı,değer verme yoksa sevmek bir ilişkiye değmez.Evlenmeyi düşündüğün kıza sorduğun soruya dikkat et.”Benimle evlenir misin?”deme “Benimle bir hayata var mısın?”de.İkisi çok farklı.Evlilik biter hayat devam eder.Oysa hayat biterse...
 Ayrıca sevdiğine dikkat et.Seni inandığın yolda engellemesin.
 Senin de zamanında bir çocuk olduğunu unutma. Çocuklarını,öğrendiğin gibi değil,nasıl büyütülmek istediysen öyle büyüt.Ukalalık yapıp hayatlarına karışma.Asla onlara hata yapınca kızma.Sen hiç hata yapmadın mı?Seninle tartışırken onları dinle,sen de dinlenmek istemiştin ve sakın onların hakkında karar verme.
Geçmişi unutma ama ona takılıp kalma.Rafta ki kitaplar gibi düşün yaşadıklarını.İhtiyacın olanı çıkar ve oku ama asla dağıtma,ortalığa saçma.Toplanması inan çok zordur.
 Ve son olarak değerlerin vardı.Ödün vermeyeceğin hayat prensiplerin.Onları koru sakla ama asla onlar için birilerini yırtıp atma.Attıklarına muhakkak ihtiyacın olur.
Şimdi on yedi yaşındasın okuduğunda 37 yaşında olacaksın.Sana anlatmak istediğim kimdin kim olduğun.Ben değişmem demiştin.Bunu kabullenmesende zamanla değiştin.

EAB(Alef)

29 Ocak 2010 Cuma

Gençliğim

Sanki daha dün kar yağdı bu mevsime
Özler gibiydik geçen yazı
Şimdi kar taneleri düşmez oldu
Yollar üşümez
Hanlar boş

Sahibi kaybolmuş köpekler caddeleri peşliyordu
Kanı kaynayan bir çok genç yaşlanma çabasındaydı
Aramızdan birkaç çocuk büyüyor
Bir kısmı ise misket oynuyordu
Birimiz kalkıp emirler savurdu içinden
Duymadık kimseyi duymazdık hiç

Sanki daha dün güneş açtı güne
Bugün ayın ışığı yetmedi yüzünüzü görmeye
Ateşler dolu tenekemiz vardı elimizi uzatıp yaktığımız.
Donmasın diye gözlerimiz indirdik panjurları
Isındık içten içe ama vuranları görmedik

Sonraları akrep yarışı kaybetti
Zaman aktı ve tükendi
Belki planlar dünyalarcaydı ama
Yaşam dünya yaşıyla yarışamadı
Ve gittik dönmemek üzere
Ne bir el sallayan vardı ardımızda
Ne de su dökenler
Sahipsiz köpeklerden başka…

28 Ocak 2010 Perşembe

Bir Düş

Bir düşe ihtiyacımız vardı mutlu olmak için

Gerçek olmayacağını bilsek bile
Boş ve karanlık caddelerde elimizi tutsun diye...
Belki bir evden el sallayan genç aşkımız olacaktı bu
Belki de bizi avutacak bir ütopyanın kendisi...
Ya da bilemezsin kocaman bir saçmalık...

EAB(Alef)

27 Ocak 2010 Çarşamba

Aşk Bu İşte

Garip bir hüzün başladı.

Kopamadığımı fark ettiğim bir bağlılık,
Nargile sonrası baş ağrıları gibi.
Belleğim bir bir silindi,
Kimseyi hatırlamamaya başladım.
Sen gittin yavaş yavaş onlar gitti,
Ve sonra bende gittim…
Bu ıssız bahçede
Bir kara dut çalısı,
Bir de Akdeniz’den kalma garigler kaldı
Elimi uzattığımda diken diken güller değil
Sivri bir kalp vardı çok yakın…
Ağrısı-Sızısı hapla geçecek gibi değildi...
Aşk bu işte kopulmuyor
Öyle bir feth ediyor ki bedeni
Bir dişi kılığında
Truva atı misali
Lütuf sanıp açıyorsun kapılarını.

Aşk bu işte ben gibilerini bir sarıyor ki
Sevgiline inat içiyorsun zehri
Ama yine gidiyorsun yanına
Ölmeden önce birkez
GÖRMEK İÇİN
Aşk bu işte birkez ısırsın köpeği def ediyorsun
Ama sevgili aldatsa bile kendin gidemiyorsun
Seni,beni aldatsan bile bırakamayacak kadar çok seviyorum…

Henüz 18'im

Hiç çabalamadım insanlar için
Bir tatlı tebessüm mahiyetinde sadece kahve içip
Ölümleri izledim
Öldürdüklerim…
Peşinde dolan yalan yaşanmışlıklar
Ve büyük hedefler uğruna yakacağım çok can
Birden unutacağım canlılar
Korkmadan yaşayacağım bir yaşam var…
Henüz on sekiz yaşındayım
Yapacağım bir çok hata var
Özleyeceğim kızlar
Adını kirleteceğim insanlar…
Sadece eğlence olsun diye güldürüp alıştıracağım
Sonra tokat atıp ağlatacağım çok insan var.
Farklı flamalar altına grip sonra kendi sancağımı yapacağım
Çok okuyup az yazacağım
Hedefler koyacağım ama onlar için çalışmayacağım
Ve sonrasında çok pişman olacağım…
Henüz on sekiz yaşındayım
İzniyle tanrının seksen olacağım
Saçlarım zaten beyaz seksenimde siyaha boyatacağım
Sonra tüm arkadaşlarım ölürken benden önce
Bana ne zaman sıra gelecek diye bakınacağım
Ağlayacağım yaşlansam da yaşlarıma acımayacağım
Birde bakıp arkaya hayıflanacağım…
Keşke…
Henüz on sekiz yaşındayım
İnşallah büyüyüp bir erişkin olacağım;
Ve o zaman kıçım arşa değecek
Kendisi büyüyen çocuklar için tohum atacağım
Bitkin bir tavırla çocuklarıma gofret alacak
Sonra onların gofretlerinin yarısını yiyeceğim
Bir baba olarak sorumsuz olacağım belli ama
Onların örnek aldığı model olacağım…
Henüz on sekiz yaşındayım
Bir günlük tutmak için tam vakti hayatın
Boş bir ajanda alacağım yarın
Kareli olacak sayfaları
Her gün resmimi yapacağım
Ve göreceğim seneler sonra
Tipten öte ruhum ne kadar değişmiş
Bir dev olacağım belli
AmaBunu zamanında yapmalıyım!
Sonra seksenin sonlarında bakacağım arkama
Görmeyince birilerini anlayacağım
Kimin büyük olduğunu
Sonrada hayıflanacağım Azrail’e
Al canımı da görmeyeyim daha fazla
O anda tanrının eli bana ceza olarak yaşamı tanıyacak
Bu sayede daha çok yaşayıp güçlü olacağım…
EAB