EAB-Hoşgeldiniz-EAB

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Yalanlar ve Hayaller

Taşınmıyor yalanlar
İki ten mesafesi
Gerçek olmuyor düşler
Bir nefes alış süresi
İşte bu sebepten
Sorma bana dünü
Ve öteyi...

EAB(Alef)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Kalamam Yar

Dur
Deme
Yar gittin.
Sen kal deme
Annen değilim.
Masal anlatmadım,
Karşılıksız sevemem
Tanrı benden yaratmadı.
Seni can gibi koruyamam.

Sorgu suale hacet yoktur,
Bıraktığın evde duramam.
Bir açıklamada yapamam,
Kaybettim belki sevinirsin
Ama böyle güzel yanında
Ben kazanan aşık olamam.

“Ben deli gibi sevdim seni”
Dersem eğer birden takma
Bu yol senin tercihin
Var git alıkoyamam.
Dönerim dersen
Bir gün eğer
Bekleme
Kalmam
Ben.

                   EAB(Alef)

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Lise Tadında Aşk Hikayesi

Hastayım ciğerci kedisi gibi yaşanan bu aşk hikayelerine…
Fazlasını arayan Garfield yüreklerin peşinde koştuğu karşı cinsin lazanya görüntüsünde mide için hazırlandığı bir kurum aslında gözlerde Lise…
Kimse yadırgamasın sözlerimi ama doğru budur.
En büyük aşklar bu dönem içinde yaşanır.Tüm kızlar ya Cinderella ya da Kül Kedisidir.Bu seçeneklerin seçimi ise içseldir.Kişiseldir.Kendini öyle hissetme durumudur.
Bu dönemin ilginç özelliklerinden birisi ise yaşanan her aşkın durum içinde en büyük; durum geçtikten sonra ise sanıldığından küçük olduğunun düşünülmesidir.Aslında ortadakinin bir adı yoktur tam olarak.İsimsiz kahraman ise ne büyüktür ne de küçük çünkü o zamanlarda bunun için bir kıstas yoktur.
Göz kayması bu dönemin vazgeçilmez zevki ve bahanesidir.
Kim kime ne kadar aşık olursa olsun bir erkek için her zaman boşlukta umut vardır.Minibüste,caddede,çarşıda ufak bir göz göze gelme durumunda kendisini duruma kaptırır hemcinsim.Gariptir umutsuz aşkın peşinden de koşmaz kalp hatta o sendrom o kadar afallatıcıdır ki göz göze gelmeden sonra asıl listenin bir numarasına mesaj atılır.Bir numara özlenmeye başlanır.Değişik…
Lise tadında aşk genel olarak kalp ile başlar yatak uğruna biter.Zaten bu çağlarda aşk sadece yatak üstünde ayakta kalıyorsa(yatıyorsa) o anda yıkılmalıdır,bitirilmelidir.Aksi durumda aspirini yoktur.Zararlıdır…Reçetesi yoktur hastalığı baş ve karın ağrısı yapar…
Lise çağı ya da o kurumun üyesi olmak başka bir durumdur.O çağ yaşanılmış olsa bile üstüne zaman örtüldüğünde anlaşılmaz.Yaşayamayanlar içinse kayıp olduğu aşikardır ama bu kaybı yaşayanlara o çağı anlatmaya çalışmak için harcanan zaman onların kaybının on katıdır.Saçmalıktır…

Sevgilerimle…

EAB(Alef)

2 Mayıs 2010 Pazar

Onların değil bizim yüzümüz kızardı!!!(!)


 Bir sınav olduk yaklaşık bir ay önce…
 Ve bir sınav açıklandı iki gün önce…
 Acısı geçmeden daha başladık çalışmaya öbürüne...
 Hem biz öğrencilere hem de işin uzmanlarına göre tarihin en yüz kızartıcı eleme sınavıydı bu…
 Nedir, bir milyon sekiz yüz bin kişinin girdiği sınavda başarı gösterenlerin ikinci sınava geçeceği baraj altında kalanlarınsa seneyi bekleyeceği bir gündü YGS günü.
 İnsanın kendini yalnız hissettiği bir gün aslında.O sıraya oturunca kendini kaybedip arkamda ki ölse takmam şu sosyal sorusunu yaparım onu da elerim dediği bir sınav.
 Dünyanın en basit sınavıydı işte o kritik dönemeç.Ki bu basit sınavdan ben gibi heyecan fırtınasında savrulup vasatı aşmayan puanlar alanlar sayısız.Peki 10-15 puana yığılmanın bu kadar fazla olduğu bir sınav başka ne zaman yapıldı.Bu sınav neyi belirledi.Üniversiteye girecek olanı mı yoksa ikinci sınava girecek olanı mı?
 Üniversiteye girecek olanı desek yalnızca birinci bölümden tercih yapmayı düşünenleri etkiledi ki herkesin aklında ilk olarak dört senelikler var.O zaman ikinci sınava girmeyi planlayanları.O da değil.Neden mi?sınava giren kişi 1.800.000 yaklaşık.Sınavdan geçen 1.233.000 kişi.Şimdi bu sınav kimleri eledi.Birde etkilediği LYS puanı var ki sormayın.Çünkü sorarsanız alabileceğiniz bir cevap yok.Kimsenin bilgisi yok.Bilgi üretenler var ama onlarında cümlelerinden duydum,belki,varsay gibi kelimeler eksik olmuyor.Yani şudur ki sınav tam bir gelir oluşturmak için uygulanmış formaliteydi.Bu formaliteden de ikinci bölüme girme şansını yakalamayan(kanımca barajı aşamayan öğrencilerin çoğunluğu da hazırlanmamıştı bile) öğrenciler kaldı.
 Sınavın kolaylığı dillere destandı aslında.Heyecanlıyla sakini ayırt etmesi de oradan geldi.Ben bir heyecanlı olarak yine dibe vurmadım o ayrı.Neyse işte bu basitin basiti ki öğrenciler bilirler aynı Güvender 1 denemesi gibi sınavda nasıl olurda yanlış soru çıkar ve yanlış dedikodularına da iki kurban verir anlamıyorum.
 Sona gel artık.Acısıyla tatlısıyla hatta derin yarasıyla bu sınav da geçti.Nice sınavlara dileğiyle ayrılırken LYS’de aynı yemeği yememek umuduyla.Hoşçakalın...

EAB(Alef)

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Daha çok

Belki taşımadım dokuz ay karnımda
Bağlı değildin ezelden göbek bağıyla
Büyütüp yetiştirmedim hazıra kondum ama
Sana annenden daha çok aşığım

Bir elbise kadar çok değmedim tenine
Merhem gibi sarmadım seni
Çocukluğumda geçmedi senle ama
Sana senden daha yakınım

Geceleri düşler kadar sokulmadım sana
Yorgan gibi ısıtmadım seni belki
Yıldızlar kadar da parlak değildim ama
Unutma geceler unutulur sabaha
Ben unutulmam her sabah günaydına mazhar olduğumda

Endişelenmedim sabaha kadar eline erkek eli değmesin diye
Ya da olduğunda bir erkek yanında korkmadım
Belki baban gibi telaş yapmadım gece dışarı çıktığında
Ama hep daha hızlı çarptı kalbim
Seni Tanrı’dan daha çok sahiplendim.

EAB(Alef)