EAB-Hoşgeldiniz-EAB

28 Haziran 2010 Pazartesi

Kurumuş yapraklar ve sonbahar esintisi ve şairin dediği gibi keşke bu sebepten sevseydim seni

 Son bahar esintisi sarmış yine odaları
Sen mi geçtin evimden
Yatağımda ıslak bebek kolonyası var
Yatmadan önce mi sürdün
Çarşafa bulanmış

Saatler kurumuş yapraklar gibi gösteriyor zamanı
Yoksa saçların dolanmış akrebe ondan mı
Siyah akıyor zaman
Saat altıda doğuyor da güneş
Altıdan önce mi batıyor
Sen saçlarını da alıp gidiyorsun
Her sabah ötmeden kalbim
Dediğim gibi kapkara akıyor da zaman
Saçlarından mı yapraklardan mı

Düş taneleri dizilmiş inci kolyene
İmitasyondu inciler boynunda
Düşlerinde mi öyle!
Bir bulut gibi kokuyor gerdanın
Düşlerinde öyle!
Dokunduğumda yükseliyor gözlerine
Alçak hava basıncın
Yağmurlarla dönüyor dünyama
Bir daha yağmamacasına

İçten içe esen yelin
Serinletiyor beni
Şairin dediği gibi
Keşke bu sebepten sevseydim seni…


EAB(A
lef)

27 Haziran 2010 Pazar

Sorgusuz ve İki Sualsiz

Saklı arka bahçede sorgusuz.
Ve sualsiz bir adam var başında katilin
Bahçe ufak bir ampül ile aydınlanmış
Sigara içmiyor iyi polis
Kötü polis ise o kadar kötü ki
Bahçesinde ot yetiştiriyor

Biri geçerken selam çakıyor polislere
Ama elleri kelepçeli kaldıramıyor tam başına
Gülüp duruyor sorgusuz
Ve sualsiz polislere
İyi polis neden güldüğünü sorarken
Kötü polis gülme lan diyor

Korkmuyor sorgusuz
Ama sorulabilecek soru yok
her şeyi kabul ediyor
Bitsin şu çile senelerce yatarım diyor
İyi polis tutuyor ensesinde
Lan it diye bağırıyor
Kötü polisin içi acıyor
O anda güp sesi başı masaya sürtüyor sorgusuzun
Canı yanıyor belli inlemelerinden
Yeni gelinin çığlıkları gibi
Acıyor kötü polis
Bahçesine uzanıyor çaktırmadan
Bir dal koparıp otu yakıyor ama ucunu
Dayıyor burnuna
Kafa güzel sorgusuzun

Selam çakıyor geçen biri
Elleri kelepçeli
Ot kokusunu duyuyor 
Belikli onunda kafa güzel,gülüyor …

EAB(Alef)

20 Haziran 2010 Pazar

Topraklarında Savaş Var

Geçmez artık ayaklarım ezdiğin topraklardan
Farklı bayraklarda yaşar sensiz bedenim
Ruhumun milleti bir olsa da
Vatanında anılmaz adım
Belki özlersin de o zaman
Hatırlarsın hikayemi

İşgal altında kalmış dün gece tenin
Özgürlük için yudumladığın kadehler
Başka bayrak altında sonun olmuş
Bağırmışsında duymamış kimse
Yıkılmış kurduğun son devlette
Tarihte kitaba konu olmuş…

Katledilmiş bütün halkın
Gururun beklide soykırıma uğramış
Ama
Gönlünün büyükleri çözüm bulamamış
Teslim olmuş,düşmüş kalen

Şimdi bu öfke uyandırdı beni
En güvendiğim askerimle geldim sana
Belki açarsında kapılarını diye
Yüklenmedim o kadar sert
Himayesine girmişsinde onun
İzin vermemiş kurtulmana
Güçlenmişsinde o kanatlar altında
Hala kirlisin…
Dikkat et sevdiğim
Bugün bayraklarım iner topraklarında da yarıya
Belki özlersin de o zaman
Hatırlarsın hikayemi…



EAB(Alef)

17 Haziran 2010 Perşembe

Son Günler



SON GÜNLER
 Hafif bunalmış bir atmosferim var. Kaynağını bulamadığım bir sis arkasında kalmışım.Bu sefer bulutlar benim değil ve kara.Kısacası başkasının kara bulutları çökmüş üstüme.Son günler bu son günler hayatın hani o sonsuza giderken alınan limitlerine benzeyen son günler…
 Bu son günler hiç çekilmiyor. Birde üst üste gelirlerse daha bir bunaltıcı oluyor. İşte o zaman sarıyor sizi kaynağını bilemediğiniz bulutlar.
 Bölüm 1’i YGS olan sınav maratonun Bölüm 2.a’sı bu cumartesi. Ayrı bir karamsarlık istiyorsanız ve düşüncelerinizin berraklığı sizi duru görüye kadar götürdüyse emin olun bir kez bu sınavı denemelisiniz hayatınız hiç olmadığı kadar adrenalin dolu, hiç olmadığı kadar inişli çıkışlı geçecektir. Hatta bu stres size sevdiklerinizi kaybettirip yeni bir hayat yaşamaya teşvik edebilir, maraton sonunda intihar için sebep bulmanıza yardım edebilir.
 Son günler ve o kadar zor günler… Yaz tatiline girmektir öğrenci için kışın bitişi. Yılın temmuzu, haziranı derecenin 30’u 40’ı fark etmez. Çünkü resmiyet kazanmalıdır yaz. Belki de bundandır karnesinde tekrarı senenin tescil edilmiş öğrencinin buruk sevinci. İşte bu sene bu buruk sevinç yok bende belki lise hayatımın ilk teşekkürüyle dört yılı bitirmem beklide o lanet GAL’dan kurtuluşumdan. Olmasa da bir burukluk son günler isimli genel sıfatın stresi sıkıyor içimi. Olur ya aksilik korkusu işte o var bende. Ne olabilir diye sormayın cevap ise yok bende. İşte sıkıntı+stres son günler fobisini oluşturmaya başladı bende.
 Birde mesaili yaşamın bitip özgür hayatın başlayışı var ki bu sıkıntı mutluluğun arkasına en iyi gizlenenidir. Öyeledir ki en güleç anınızda sizi anaç insanlara muhtaç eder. Uyanırsınız sabah on birde duş-kahve-yemek derken bugün ne yapıyordum dersiniz bir ajanda ve ya blok not arar gözleriniz. Beyniniz bilir iş güç olmadığını ama inanmaz inanmanızı da istemez.İşte unutmadığınız bir şeyi unuttum mu diye düşünmek bu güzel günün hevesini baltalayan gelgittir.Gelen ama gitmeyen bir düşüncedir aslında gelgitten öte.Çünkü bu beyin çatışması gün boyu farklı yerlerde başka şekillerde sürecektir.Bu sebepten geç başlaması çok önemlidir.Tavsiyem(bana ait bir çözümdür) geceden yarın bir aylak taklidi yapacağımdan işim gücüm yok ileriye dair de bir plan yapmadım diye not alın.Böylece hayatı ne kadar boş geçirdiğinizi görüp dolu mu geçekti acaba telaşından kurtulursunuz.Her neyse işte bu karambole giriş içinde son günlerim…
Bu son günler en zor günler…

 Sevgilerle büyüklerim için saygılarla…


EAB(Alef)

10 Haziran 2010 Perşembe

DİKKAT İNSAN VAR

AFRİKA AÇIK HAVA MÜZESİ…
 Dersler ve diğer oyalayıcı aktivitelerden zaman kaldıkça internetten gazeteleri takip ediyorum.Hepimizin bildiği gibi en genelinden en yereline her gazetenin internet sayfasında galerileri var.Burada güncel ve ya genel konuların multimedya olarak yayınını yapıyorlar.İşte bu galerilerden birinde dolaşırken ünlü ve ya amatör fotoğrafçıların çektiği resimler dikkatimi çekti.Hepsi ilginçti ve kendisine hayran bırakıyordu.Biraz baktıktan sonra zihnim bazı şeyleri geçte olsa algılamaya başladı.İki üç resimden birinde Afrika’da açlık çeken insanlar ağırlıklı olarak çocuklar vardı.Bu resimlerin burada sınırlı kalıp kalmadığını öğrenmek için başka sayfaların galerilerine de baktım bu fotoğrafların türevleride oralarda kendine yer bulmuştu.
 Beş-Altı yaşlarında olduğum zamanları hatırlıyorum.Televizyonda Safari’den dönen gezginlerin fotoğrafları yayınlanırdı.Onlara da hayranlıkla bakardık.Şimdi aynı Safari’de ki hayvanlara baktığımız gibi hayranlıkla ama boş ama vicdansız gözlerle açlık sınırını negatif yönde ihlal etmiş ağırlıklı olarak çocukların yer aldığı fotoğraflara bakıyoruz.İnsanlar Afrika’ya Sahrayı,piramitleri,Nil’i,hayvanları görmek için değil orda acımasız dünyanın kalıntılarını görüp onlar üstünden para kazanmaya gidiyorlar…
 Afrika’da ki acımasız hayat oyunu kuzeyin gelişmiş ülkeleri için sadece bir açık hava müzesinin animasyonu gibi algılanıyor ve ülkelerinde sergileniyor…
 Yer:Afrika Açık Hava Müzesi
 Konu:Belki bu fotoğraftan sonra ölürüm…

EAB(Alef)

8 Haziran 2010 Salı

Lisede İdol Bulmak

 Boşu boşuna yorulmanın çabalamanın gereği yok aslında.Her şey yorgan gitti kavga bitti bağlamında bir düğüm. Kimin neyin peşinde olduğuysa hiç önemli değil.Peşi olan bir şey olsun yeter önde.Zihin onu takip etmeye hazır her daim…
 O yüzden yapma idoller var.Kimimizin bir sanatçı kimimizin ise ünlü bir siyasetçi.Birde nesnel idoller var(Nesnel İdol:O dönemde yorumsuz herkesin idolü).Diğer adıyla popüler,kısa süreli idoller… Örneğin beş yıllık bir iktidar partisinin lideri,bir yarışmanın yarın unutulacak dünkü birincisi,ergenlikte sevilmeyen orta yaşta anlanılabilen baba vb. ama dikkat edilmesi gereken şu ki idol ve seçimi hakkında lise çağında inanılmaz bir bunalım var.
 Daha kavramın anlamını öğretmeden gençlerin hayatı kavramasını isteyen düzende,kişilik çatışması içinde  öğrenciler birde yol çiziyorlar kendilerine.Bu nerden mi aklıma geldi? Dün lise mezuniyet törenim namı değer kep töreni vardı.Orda kısa bir sürede aklıma gelenleri süsleyeyim dedim.
 Ben ve yaşıtlarım aslında idol oluşturmayı ve seçmeyi bilmiyormuşuz ve ya ayran gönüllüymüşüz.Şunu gördüm dört senede.Gitar çalmaya başlayan belli başlı dört beş gitarist ezberleyip onları örnek alıyor,yazı yazamaya başlayan siyasi bir görüşe kendisini monte edip o görüşte yazanları buluyor,sık değişen görüşler çevresinde sivrilen çocuklar popüler olan görüşün liderini seçiyor falan filan…
 Ama asıl olarak burada dikkati çeken bazı noktalar var…
 İdollerin etkilendiklerini sevmeyip,idolü örnek olan kişiler…
 Şu bir gerçek ikinci yeni okul ve dershanelerin hatta bazı kitapların diplerinde saçmalayan şiir olarak anlatılmaktadır.Bunu duyan öğrencilerde ikinci yeni hakkında atıp tutmakta saymaktadır.Aynı şekilde o zihinler her köşede popüler kültürün slov şarkılarını dinlemektedir.Aslında o kulaklar biraz dikkatli dinleyip ikinci yeniyi okuduklarında müzik ve ikinci yeninin ne kadar benzediğini göreceklerdir.Özellikle Emre Aydın fanı olup ikinci yeniye sayan arkadaşlarım bu lafım size…
 Ayrıca Garip akımına basit,Ahmet Mithat’a zayıf diyen arkadaşlarımın da  Nihat Doğan,İsmail YK dinlemesi çok değişik…
 Bunlar dışında idol seçiminde çok dikkatimi seçen bir şey vardı.
 İdolün tipini almak… Bence idol ve hayranlık aynı şey değildir.Hayran olduğun bir kişiyi dinlersin,o dönemde hoşuna gider ve onun gibi takılırsın.Benim kafamda idol daha çok düşünce yapısında var olan kişiliğin somut bir karakter tarafında oluşturulmasına yardım edendir.Bu düşünce nerden zihnime girdi derseniz idea ve idol kelimelerinin kulağa benzer gelmesinden diyebilirim.İdea düşünce alemi idol örnek alınan…
 İşte bu sebepten idolün tipine değil düşünce sitiline ve ya onun kendine has yeteneğine rağbet edilmesi gerekir.
 Yine idolün bu sebeplerden yanlış ve ya çarpık seçilmesi lise hayatında sorgulanan başarısızlığında bir numaralı sebebidir.Aramaya gerek yoktur…
 Lisede idol seçimi öyle bir hale gelmiştir ki;öğrenciler kendilerine ünlü katilleri ve cinsel yaşamı dolu ve insanlık dışı geçen “canlıları” örnek almaya başlamışlardır…

 Saygılarla…

EAB(Alef)

3 Haziran 2010 Perşembe

Hala Var Mı?

Var mı hala evde oturan
Çay içip sabah kadar televizyona bakan
Var mı hesabını sormaya yemin edip kininin
Kahvede fayans döşeyen

Sokaklar kıpır kıpır oynarken
Dalga denizde durmazken
Yumruk yumruk  akan zamanı geride bırakıp
Hala 12’de uyanan mı var?
Gece 8’de uyuyan mı var?

İstiklali görmemiş
Bir barda içmemiş
Ya da bir an sevip sevinip sokağa çıkmamış
Hala sakin gençler mi var?

Hey dünya
Etrafında uydusu olan insan mı var?
Kendi etrafında dönmeyen
Aydınlanmak için güneşe ihtiyacı olan
Bir yanı karanlık insan mı var?(!)

EAB(Alef)